İlkel insanların “insan karnıyla düşünür” deyimi, “ihtiyaçların dili” kavramını belli bir açıdan çok güzel ifade
etmiştir. Aslında bu mecazi ifade, ta eski çağlarda yaşayan insanlardan
günümüze dek, -ihtiyaçların dilinin önem sırası değişse de- insanın
ihtiyaçlarıyla hareket ettiğini ve bedensel varlığını devam ettirebilmek adına;
içgüdüsel ve fiziksel bütünlüğünü (yemek, içmek, barınmak, üremek vb.) koruması
ve sürdürebilmesinin en öncelikli beşeri gereklilik olduğunu ortaya
koymaktadır. Örneğin karnı aç olan bir arkadaşınıza, “harika bir kitap buldum, okumak ister
misin?” dediğinizde, ihtiyaçlar hiyerarşisi içerisinde o kişi düşünsel ya da
duygusal bir yönelimle o kitapla ilgilenmeyecek, haliyle içgüdüsel bir
yönelimle açlığını doyurmanın derdine düşecektir.
Günümüz psikolojisinde yaygın kabul gören A. Maslow’un ihtiyaçlar
hiyerarşisindeki sıralamaya göre de, insanların geneli için ilk olarak;
barınma, korunma, beslenme, üreme gibi “fiziksel”
ihtiyaçlar gelmektedir. Sevme, sevilme, hoşlanma, ilgi duyma gibi “duygusal” ihtiyaçlar, fiziksel
ihtiyaçlardan sonra gelirken; öğrenme, tanıma, bilme, keşfetme gibi “düşünsel” ihtiyaçlar ise en son sırada
gelmektedir.
İnsanlık açısından “kavramsal
düzeyde” genelleştirilebilecek bu sıralama, acaba “her bir bireyin gündelik pratiğinde” aynı önem ve öncelik sırasına
sahip midir?
Bu soruya partner-eş ilişkileri çerçevesinde cevap verecek olursak;
insanların eş seçimindeki önceliklerini her zaman bu ihtiyaç sıralamasına göre
belirlemedikleri aşikardır. Örneğin; bazı insanlar için fiziksel ihtiyaçlar
(güzellik, cinsel çekim ve maddi imkânlar) daha fazla öne çıkarken, bazıları
için duygusal ihtiyaçlar (sevgi, ilişkideki yakınlık, sıcaklık, istek ve
arzuların birbirine uygunluğu) öne çıkmaktadır. Bazıları için ise düşünsel
ihtiyaçlar (fikir alış verişi yapabilme, hızlı kavrayabilme, aynı düşünce ve
dünya görüşüne sahip olma ve ortak entelektüel meraklara sahip olma) çok daha
öncelikli bir öneme sahip olabilmektedir. Bunun
yanı sıra, ihtiyaçların diline göre; fiziksel, duygusal ve düşünsel
ihtiyaçlarımız, partnerimiz-eşimiz
tarafından ne kadar çok karşılanırsa ilişkinin devamlılığı da o kadar uzun ve
sağlıklı olacaktır denilebilir. (Aşk-ı Mizaç Syf:16)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder